ASBÜ Kıraat Söyleşileri- Prof. Dr. Mehmet EVKURAN
ASBÜ Genel Sekreterliği tarafından hayata geçirilen “ASBÜ kıraat söyleşileri”ne Kütüphane Daire Başkanlığı da konuşmacıların ayarlanması konusuna destek vermektedir.
Bu hafta ASBÜ kıraathane sohbetlerinin davetli konuşmacısı İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet EVKURAN oldu.
Sohbet, kültür ve gündelik hayat ilişkisine kısa örneklerle başladı. Eski dönemlerden gelen kültürel değerlerin ve imgelerin, insanların en doğal davranışlarında kendilerini ifade ettiklerini, bunun bir topluma ait olmanın zorunlu bir parçası olduğunu ve bu anlamda kültürden kaçmanın mümkün olmadığını belirten Evkuran, dinî hayatımızın da bu kuralın dışında olmadığını söyledi.
Karşılıklı soru-cevap ve söyleşi havasında ilerleyen kıraathane sohbetinde ayrıca şu konular dile getirildi: Kültür; ‘öğretilen’, ‘korunması gereken’, ‘açıklanan’ bir şey olarak görülemez. Bu bakış, kültürün doğasına ve işleyişine uygun değildir. Çünkü kültür istenip-istenmediğine, fark edilip edilmediğine, konuşulup-konuşulmadığına bağlı olmaksızın yaşayan, ilerleyen, aktarılan bir olgudur. Fiilen nasıl bir yaşam sürülüyorsa, nasıl davranılıyorsa, ilişkiler ne şekilde inşa edilip- sürdürülüyor ise işte kültür tam olarak odur. Onu metinlerde aramak, yerde olanı gökte aramaya benzer. Buna bağlı olarak da kültürsüzlük nitelemesinin gerçekler dünyasında bir karşılığı yoktur ve ancak bir mecaz ve benzetme olarak kullanılabilir. Yapmamız gereken söylemlerdeki ve ideallerdeki ütopik ‘kültür’ün değil, deneyimlenen ve gündelik hayatlarda tekrar ve tekrar üretilen fiilî-yaşayan-gerçek kültürün ne olduğunu ortaya koymak olmalıdır.
Hayatlarımız neo-liberal sistemin temel değerlerinin kuşatması altındadır. Bunun en bariz etkilerini ve sonuçlarını genç kuşaklar üzerinde gözlemlemek mümkündür. Gittikçe artan ve yayınlaşan biçimde narsisizm davranışları ilişkileri olumsuz etkilemektedir. Bireyci, hazcı, çıkarcı bir dünya görüşü, bireyler arasında inşa edilmesi gereken güven ve dayanışma duygularını azaltmaktadır. Sosyal medya mecralarında paylaşılan içerikler, atomlaşmış kişilik yapısını özendirmektedir. Bu bir durum tespitidir. Bizim gibi özünde sıcak, paylaşmacı ve kaynaşmacı toplumlarda hala umut ve iyileşme potansiyeli bulunmaktadır.
Yaşadığımız ülkeye karşı beslediğimiz duyguları ve vatan sevgisini, çemberden çok daireye benzetmek doğru olur. Çember, sadece sınırlarla ve çeper ile ilgilidir. Oysa daire, sınırları da onların içindeki alanı da içine alan bir ilgi ve bakışı öne çıkarır. Risklerin arttığı kontrolden çıkmış bir dünyada yaşıyoruz artık. Son bir ay içinde İsrail’in Gazze halkına karşı sergilediği ölçüsüz vahşet ve dünya devletlerinin duyarsızlığı güçlü olmanın yanında bilgili ve donanımlı olmanın, kaynakları etkin ve adil kullanmanın ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Her birimiz mesleğimiz, kültürümüz, bilgi düzeyimiz ne olursa olsun işimizi en doğru ve güzel bir şekilde yapmak durumundayız. Kendimizi geliştirmeli, ilişkilerimize ve ilkelerimize daha çok özen göstermeliyiz.